10 Ağustos 2009 Pazartesi

Dersimiz Coğrafya, Kars Platosu’na Giriş; Dokuzuncu yazı

Değerli İzleyici,
Dünyanın çatısı duygusunu veren bu dağ katmerlerini, Kars Platosu'na Batı'dan bakan bir doruktan Tekin SonMez çekti. Yeri geldikçe bu çekimlerle ilgili yasal düzenekli açıklamalar yapılacak. Şimdi, Kuzey'de Hazaralar'ı bir an sessiz bırakıp, Kars’ı merkeze alan üçgene ve tarih öncesi arkeolojik buluntularla süslü Urartu konusuna da girmeden, coğrafya dersimize biraz zaman ayırmamız gerekiyor. Çevresini veren bir harita elimizde. Doğu Anadolu diye tanımlanan alana bakıyoruz.

Asya’dan uzayan karasal bağların Hazar Denizi’ni kuzeyden geçişe uygunluğunu; özellikle yazlak ve kışlak yaşam koşullarına uygunluğunu; bitek topraklara, bol akarsulara sahip bir bölge olduğunu da göreceğiz.

Yukarıda Hazarya ile Karadeniz’e doğrudan uzayıp yükselen Kafkas Sıradağları’nın göğüsleri altında Doğu'su Hazar Denizi, Güney'i Ağrı/Ararat oylumu ile doğal sınırları esnekleşen büyük plato, tarih öncesi avcı toplumlar için en korugan yaşam koşullarına sahipti ve Kars bu yüksek verimli büyük platonun Batı'ya açılan Kapısı’dır.

Bu gözlemin peşi sıra, Erzurum, Hasankale, Soğanlı yaylaklarından gelen ve Doğu’ya akan Aras Irmağı’nı esnek bir sınırlama sayarak, Kuzeyde Karadeniz Dağları’nı bulalım. Burada bazı kaynakları ile Çıldır Gölü Deltası'ndan gelen ve büyük bir yay çizerek Karadeniz'e dökülmeden önce Batı’ya hızlı akan Coruh Kanyonları'nı görelim.

Hazar Denizi’ne geniş tabanı ile yaslanan bu üçgen Kars Platosu’nu Batı’ya doğru çeker ve daralarak uzanır. Üçgenin dik açısı Sivas Platosu’na ulaşan Roma döneminde de kullanılan tarih öncesi doğaçlama yol, Coruh Kanyonlarında Oltu/Şenkaya,Tortum, Bayburt, ötede Kelkit Çayı’ndan Yeşilırmak Deltası'na açılır ve Sivas Platosu’na ulaşmayı sağlar; bu platoya ulaşamayan Orta Anadolu'ya adım atamaz.

Kafkasların eteklerinden, Hazar Denizi kıyısını saran Kars Platosu odaklı üçgenin Anadolu’ya uzayan engebeli alt çizgisine bakalım.

Karadeniz Dağları’nın güneyinde bir ucu Karasu, Aras silsilesinin batı bölümü olan Malatya ve Çapakçur çöküntü alanının yarattığı sıkışık manzaralı Tunceli Dağları, öteki ucu yine Karasu ve Aras güneyinde kalan sıradağlar ve bunların ucundaki Ağrı-Ararat Volkanı Kars Platosu’nu Güney'den tanrısal bir şemsiye gibi özel korugan duruma getirir. Plato’nun en alçak yeri sekiz yüz metre ile Iğdır Ovası’dır.

Erzincan, Tercan, Erzurum ve Aras boyu doğal gerilimli yüklü dağ zincirleri Gavur Dağı, Kop Dağı, Cuşan ve Keşiş Dağları gibi üç bin metre dolaylarındaki yükseklikler de, Kars Platosu’na Güney Batı'dan ulaşımı zorlaştıracak doğal korugan engellerdir.

Kimi düzlükler yer yer çöküntü alanlarıyla yüksek dağları ortaya çıkarsa da bir yanıyla Kafkaslar’ın eteklerine ve öteki yanıyla Hazar Denizi’ne sınırdaş Kars Platosu’nu tarih boyunca bu coğrafi örtü, bu yönlerden olası saldırılara karşı korudu. Bu bölgenin orta kısmı dağların birbirlerine yaklaşmaları nedeniyle doğal bir kale manzarası gösterir.

Batı ve Güney Batı'dan, ya Karadeniz Dağları yönünden gelerek Kars Platosu’na askeri utku sonucu ulaşan orduları tarih yazmadı. Farklı kavimlerin siyasi, askeri ve nüfus hareketlerine Batı'dan engel olup Kuzey'den yol veren Kars’ın önemi sanırım şimdi biraz daha belirecek.

Bu coğrafya gözlemimizden sonra ilkin arkaik Urartu bölgesine; Kars merkezli minik üçgen’e, sonra Kafkaslardan sel suları gibi kopup gelen nüfus hareketlerinin merkezi Hazaralar'a bakışlarımızı çevirebiliriz.
Sevgi, içtenlik...
Tekin SonMez