19 Nisan 2012 Perşembe

İzmir Kitap Fuarı ve ben ve bir de sağnak yağmur ve salkım saçak öyküler.. Keramettin Abi, Melike Yenge, mantı katmer ve Bardız'da çocukluk anıları...

Kars Platosu, Sarıkamış gibi blogları izleyenler anımsayacaktır. Keramettin Şenocak ‘Soyaile büyüklerinden’ şöyle ki ailenin karakutusu hem de. Kışları İzmir’de yaşadığını biliyoruz.

Yazları Kayseri çevresinde yaşadı yıllar yılı. Fettah Şenocak ailesinin dokuz çocuğundan dördüncüsü ve yaşayan en büyük kardeş. Eğitimci olmakla birlikte arıcılığı da yaşamının nirengi noktası yapmış olan Keramettin Abi, ailesi konusunda yazdıklarıyla birlikte arıcılık konularında kitapları ile de tanınıyor.

Burada önemli bir ayraş var! Bu Satırların yazarının annesi, Keramettin Şenocak’ın öz halasıdır. Böyle de yakın bir bağ var ortada.

Değerli İzleyici,

Dün işte İzmir! İzmir Kitap Fuarı ve ben. Kazananlarla yitirenlerin kabus yaşadıkları kent, diye İzmir’den seslendim. Bakın başka başka öyküler de ortaya çıktı.

1936'de çekilmiş bir fotoğraf ikinci sırada. Solda, ayakta duran çocuk Keramettin Şenocak'tır. Anne ortada ve dört erkek kardeş, ikisi oturuyor ve ikisi ayaktadır. Bu dört erkek kardeşten ayakta olanlar bugün aramızdalar.İzmir Kitap Fuarı için iki etkinlik ve tanıtım standı nedeniyle geçen hafta buraya geldim. Gelmeden önce de Keramettin Abi ile görüşmek istiyordum. Kendisi ile en son 2008’de bir söyleşi yapmış ve bazı bölümlerini yayınlamıştım.

O süre içinde Kemal Abi ile yaptığım söyleşiyi de yayınladım. Fakat ne oldu! Araya dağlar girdi!

Türkçe’de bir söz var, ‘kaçanı kovalamak’. Çeşitli konular ve çeşitli yer ve yurt değişiklikleri, bu satırların yazarının özel yaşamındaki gel git dalgaları nedeniyle, Gürbüz ve Vildan kardeşlerin söyleşilerini yayınlayamadım. Bu yaz belki Ankara yaşamı olacak ve bu konuyu işleyeceğim.
Değerli İzleyici,

İzmir’de ne oldu? Dün akşam Fuar kapandıktan sonra, saat 21: 00 sularında sağnak yağmur altında, bir saat süren bir yolculuktan sonra, Keramettin Abi’yi evinde görmeye gittim. Mantı yapmıştı eşi Melike Yenge ve söz sözü açtı, geriye dönme saati geldi ve oradan ayrıldım. Otele dönünce telefonumu orada unuttuğum ortaya çıktı.

Bu kez otelin telefonu ile bugün için sabah 09:00 da orada olacağımı söyledim. Telefonu alacak ve Fuar’ın açılma saatinden önce geriye dönecektim. Bakın olaylar bir zincirin halkaları gibi nasıl çeker biri ötekini. Karşıyaka'da oturan bu insanları bir kez daha baskın yapan devriyeler gibi bunalttığımı düşündüğüm sırada tam tersi oldu. Usumda yoktu, gittim, Melike Yenge katmer yapmış!

Eşine ilk sözleri; Bak saat dokuz dedi, dokuzda burada.

On dakika erken olacaktım fakat çaylak bir taksi sürücüsü burayı bulmak için uğraştı durdu, dedim. İkinci tümcesi: ‘Katmer yaptım, kaç yıldır yemediğini düşündüm de,’ dedi.

Doğruydu kaç yıldır yememiştim. Oturduk. Keramettin Abi, ‘işte senin rızkın varmış, hiç kimse engel olamaz buna ve bir bahene ile onu alırsın,’ dedi. Duygulu bir ortamda üçümüz kahvaltı yaptık. Keramettin Abi’in ürettiği bal, Melike Yengenin açtığı katmer, bir de yeşil çay.. o duygulu kesite kanıt olacak nitelikte fotoğraflar burada.

Fakat bakın bir eksiklik daha var! Telaştan ve zihinsel yüklenmeden, benim içinde olduğum bir fotoğraf çekmeyi son anda yine atladım. Giderken bunu kafamda kurguladığım halde bu eksiklik de oldu. Geriye ne kaldı? Bunlardan bazılarını da yarın sunacağım.

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, 19 Nisan 2012, İzmir.